Gazeteci Özkan Saçkan’dan kitap tavsiyeleri
Gazeteci Özkan Saçkan kitap severler için kitapları yorumlayıp özetleri ile tavsiyelerine devam ediyor.
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
ÖLÜMSÜZ: Yalnızlığı ve uzaklığı seçmiş bir şairin inzivada geçirdiği yıllarının ürünü Ölümsüz. Dünyayla yüzleşirken yaslandığı gerçeklikleri sorgulayan bir şiirin yazılma öyküsü aynı zamanda. Tarihinin gölgelerinden çağına yürüyen, kendi rehberliğini yaratmış ve sınamış bir yolculuk kitabı. Altı üstü uzun, ölü bir yaz ikindisiydi, ama ben sakınmadım, yaşadım.
//
AMAZON: Sektörün ileri gelen perakende analizcileri tarafından yazılan Amazon, şirketin bir numaraya doğru görülmemiş yükselişinden çıkarılacak dersleri keşfetmek için paha biçilmez bir kaynak.
//
DELEUZE’DEN SONRA SİNEMA: Steven Spielberg, Lars von Trier, Martin Scorsese ve Wong Kar-wai gibi çağdaş yönetmenleri de Deleuze’ün teorileri ışığında ele alarak onun sinema üzerine yazdıklarına güncel bir bakış kazandırıyor.
//
AYDINLIK ODA: Bu anlatısal serüvende yazar, kişilerin yüzlerini, bakışlarındaki havayı, kısacası Spectator’u (fotoğrafı okuyan kişiyi) yaralayan, onu delip geçen noktaları (Punctum) ortaya çıkarır.
//
MEŞGULİYET HASTALIĞI: Meşguliyet Hastalığı’na yakalanmadan mutlu mutlu çalışabiliriz. Nasıl mı? Tabii ki zamanın değerini bilerek, sevgi çemberimizi büyüterek!
//
BİR KADININ KAVGALARI VE DÖNÜŞÜMLERİ: Kitapta annesini anlatıyor bu kez yazar. Kırk beş yaşına vardığında isyan bayrağını çeken, arzuladığı gibi yaşamayı seçerek yavaş yavaş özgürleşen, sonunda kendini keşfeden bir kadının hikâyesini kendi gözünden aktarıyor. “Édouard Louis kendi kuşağının en önemli edebî seslerinden biri.” The Guardian.
İşte o kitaplar;
//
Kendi rehberliğini yaratmış bir kitap
HASAN Güçlü Kaya’dan ÖLÜMSÜZ. Ve sandallarını dehşetle doldurdu mevsim, Sessiz kıyılarında gazete sayfalarının, Neyin içindeydik o zaman, yazda mıydık, kış mıydı, Kaç parçaya bölünmüştü babamın kucağı, Neyin dışındaydık o zaman, savaşın mı, barışın mı, Karanlık bir denizde seçiliyordu balıklar bakınca, Üstten ve dipten, Bir kuru gıda paketi değil miydi rahmet, Paraşütle yağan cesetlerin üstüne, Ve artık kısır kalmış bir yazıcı değil miyim ben? Yalnızlığı ve uzaklığı seçmiş bir şairin inzivada geçirdiği yıllarının ürünü Ölümsüz. Uzun, ölü bir yaz ikindisiydi, Ama ben sakınmadım, yaşadım. 88 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//
Dersleri keşfetmek için paha biçilmez bir kaynak
MİYA Knights’ten AMAZON- Dünyanın En Amansız Satıcısı Ticareti Nasıl Değiştiriyor. “Bu kitap Amazon’un bir rakip olduğunu düşünen herkes için başucu kitabıdır. Okuyun ve öğrenin.” Clive Humby OBE, dunnhumby Kurucu Ortağı ve Tesco Clubcard’ın Baş Mimarı. Amazon dünyanın en değerli şirketlerinden biri – değeri Walmart, Netflix, Target, Nike ve Costco’nun toplamından fazla. Başarısının sırrı nedir? Bu bilgiden e-ticaret sektöründeki diğer şirketler nasıl yararlanabilir? Perakende sektörü görülmemiş zorluklarla karşı karşıya. Sektörün tamamında ve tüm pazarlarda perakendeciler, hayatta kalabilmek için iş modellerini ve müşteriyle etkileşime girme stratejilerini değiştiriyor. Amazon, alışveriş alışkanlıklarımızın nasıl kökten değiştiği hakkında benzersiz bilgiler sunuyor. Baştan aşağı güncellenmiş bu baskıda Amazon’un koronavirüs pandemisine verdiği tepki, fiziki ve dijital perakendenin birbirine yakınlaşması, e-ticaret ekonomisi ve sürdürülebilirlik ve izlenen politikanın gelecekteki olası sonuçları inceleniyor. 304 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
//
Felsefe ve film çalışmaları meraklıları için temel bir okuma
RİCHARD Rushton’dan DELEUZE’DEN SONRA SİNEMA. Filmler daha ziyade kendi felsefeleriyle gelir, onlar kendinde felsefidir. Bana göre bu, yani filmlerin kendilerini incelemek, Deleuze’ün Sinema kitaplarının temel amaçlarındandır ve kuşkusuz bu kitabın da başlıca amacıdır. Dolayısıyla şunu doğru anlayalım: Deleuze, sayesinde sinemayı izah edeceğimiz bir felsefe icat etmez. Aksine sinema bize kendi felsefelerini sunar, Deleuze de Sinema kitaplarında bizzat bunu izah etmeye çalışır. Kitap, Deleuze’ün sinemaya dair yazdıklarına açık ve anlaşılır bir giriş sunuyor. Deleuze’ün çığır açıcı iki sinema kitabında karşımıza çıkan çok sayıda kategoriyi ve sınıflandırmayı açıklayan eser, John Ford, Sergey Ayzenştayn, Alfred Hitchcock, Michelangelo Antonioni, Alain Resnais gibi yönetmenlerin filmleri de dâhil olmak üzere pek çok yapımı değerlendirmeye tabi tutuyor. 224 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
//
Bir sevincin, bir üzüntünün ortamı
RONALD Barthes’ten AYDINLIK ODA- Fotoğraf Üstüne Not. Yazar kitabında bireysel bir serüvenin anlatısını (romanını) yazıya geçirmekte, annesinin ölümü ile Fotoğrafın özü arasındaki bağı araştırmakta, Fotoğrafın, olup bitmişin apaçık gerçekliğini yansıttığını dile getirmekte. Fotoğrafın gerçekleştirilmesi ve okunmasına ilişkin olarak Operator, Spectator, Spectrum, Studium, Punctum, Noema, vb. kavramları kullanırken her fotoğrafın, bir serüvenin (başa gelenin), bir sevincin, bir üzüntünün (bir yaranın) ortamı olduğunu belirtir. 120 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
Meşguliyetimiz hastalığa mı dönüşüyor?
GÜVEN Çevik’ten MEŞGULİYET HASTALIĞI. Küçük sarı balık Pozi, neşeyle yüzüyordu nehirde. Mutluydu ama arkadaşı yoktu. Diğer balıklara bir türlü duyuramıyordu sesini. Nedense bütün balıklar telaşla yüzüyorlardı. Hepsinin yetişmeleri gereken bir yer, yapmaları gereken çok iş vardı. Peki, Pozi ne yapmalıydı? Meşgulüz, çok meşgulüz, hep meşgulüz! Günlük işlerimizi yaparken bazen mutlu anları ihmal ediyor muyuz? Meşguliyetimiz hastalığa mı dönüşüyor? Aslında görevlerimizi yerine getirirken eğlenebiliriz, mutlu anları doyasıya yaşayabiliriz. 32 SAYFA.
(ALTIN KİTAPLAR)
//
Kendini keşfeden bir kadının hikâyesi
EDOUARD Louis’ten BİR KADININ KAVGALARI VE DÖNÜŞÜMLERİ. Bu fotoğrafa bakarken dili yitirdiğimi hissettim. Onu bütünüyle özgür, tüm bedeniyle geleceğe doğru yol alırken görmek, aklıma babamla paylaştığı yılları, maruz kaldığı aşağılamaları, yoksulluğu, yirmi beşle kırk beş yaşları arasında, başka kadınlar hayatı, özgürlüğü, yolculuğu, kendini tanımayı tecrübe ederken, eril şiddet ve sefalet tarafından yaşamından koparılmış, neredeyse yok edilmiş yirmi yılı getirdi. Bu fotoğrafı görmek bu yok edilmiş yirmi yılın doğal bir şey olmadığını, ondan bağımsız dış güçlerin –toplum, erillik, babam– eylemlerinin bir neticesi olduğunu hatırlamamı sağladı, demek ki her şey başka türlü olabilirdi. Çocukken farklı bir anneye sahip olma arzusuyla bugün onu her şeye rağmen özgür ve mutlu bir kadın olarak görme deneyimi arasındaki anlatısında hayatlarımızı yöneten zalim sistemleri ve onlardan kaçış olasılığını da ele almaktan kaçınmıyor – yine çekincesizce, yine güçlü bir şekilde. 80 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.