Akbelen ormanının içerisinde yer alan İkizköy’de yerlerinden edilmek istenen vatandaşlarla baharı karşılamak, umudu ve dayanışmayı arttırmak için düzenlenen “Akbelen’de Büyük Buluşma” etkinliğine katılan Ahmet Aras, “Akbelen mücadelemiz devam edecek” dedi.
BU MÜCADELE YAŞAM MÜCADELESİDİR
İkizköylülerin sevgi ve destek sözleriyle etkinliğin düzenlendiği alana giren Ahmet Aras, Muğla’nın yeşilini, doğasını ve suyunu korumak için her alanda mücadelelerinin süreceğini belirterek, “Bu mücadele yaşam mücadelesidir. İki yıldır ağaçlara sarılan insanları görmeyenler, seçimlerden hemen önce çevre mücadelecisi kesildiler. Onların samimiyetini 1 Nisan'dan sonra göreceğiz. Burada acele kamulaştırma yapılmaya çalışıldı. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını satan anlayış, acele kamulaştırma kararını yine sermaye gruplarının menfaatlerini öne alıyor. Resmi Gazete bir karalama defterine çevrilmiştir. Buradaki mücadele hayat ve gelecek mücadelesidir. Burası korunması gereken bir coğrafyadır. İnsanların yaşam hakları ortadan kaldırılıyor. Burada insanlara 'Sen yaşama' diyorlar. Vicdanınıza sesleniyorum. Muğla sadece Okluk Koyundan ibaret değil.” dedi.
HARCANAN SUYA DİKKAT ÇEKTİ
Termik santrallerin harcadığı su miktarına da dikkat çeken Aras, “Şu anda üç tane termik santral, Muğla'nın bir yıllık su ihtiyacını bir su oburu olarak tüketiyor. Şu anda Bodrum'da, Milas'ta, Yatağan'da ya da tüm bölgelerde su krizi ile karşı karşıyayız. Muğla’daki termik santraller yurttaşların bir yıllık su ihtiyacını tüketmektedir. Sularımızı ücretsiz bir şekilde soğutma suyu olarak kullanılmak üzere tahsis etmişler. Bu termikleri kapatın zeytinleri, yaşamı, insanı koruyalım. Yağını çıkarana kadar toprağı sömürmek istiyorlar. Suyumuz, geleceğimiz bunlara feda edilemez.” Dedi.
BİZ DAVA BİTTİ DEMEDEN BU DAVA BİTMEZ
İkizköy Çevre Komitesi adına açıklama yapan Esra Işık, "Bizler sırf, toprağımızı, ağacımızı savunduk diye baskılara maruz kaldık. En sonunda acele kamulaştırma kararına imza atıldığında dünyamız başımıza yıkıldı. Çünkü bu karar ölüm fermanıydı. Biz hukuki süreç in hazırlık yaparken, bu kadar iki gün içinde acele şekilde kaldırıldı. Akbelen'in kırılmayan iradesinin sonucudur. Ne yazık ki hiçbirimiz derin bir nefes alamadık. Köyümüz hala madenin ağır tehdidi altında. İptal edilen kararın yine başımıza gelmeyeceğine nasıl inanabiliriz. Bu topraklardan gidelim diye her şeyi yaptılar. Şiddet uyguladılar, kan kusturdular, dava açtılar. Bu direniş ateşini söndürmeye kimsenin gücü yetmez. Birliğimizin karşısında kimse duramaz. Şirketler cebini dolduracak diye bizleri açlığa, sefalete sürükleyemeyeceksiniz. Bizi topraklarımızdan süremeyeceksiniz. Köylerimizi, topraklarımızı, yaşamlarımızı rahat bırakın. Bize her gün depremi yaşatan dinamit patlamalarını durdurun. Siz durmadan biz asla durmayacağız. Biz dava bitti demeden bu dava bitmez" dedi.
“KAMULAŞTIRMANIN TEKRAR GÜNDEME GELMESİNİN ÖNÜ AÇIK”
Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Gizem Özcan da kamulaştırma kararının tekrar gündeme gelebileceğine işaret ederek, şunları söyledi;
“Öncelikle hukuki olarak acele kamulaştırma kararı sadece burada geri alındı. Yani işlemin tesisi ve işlemin tamamen durdurulmasıyla ya da işlemin kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir irade ortaya konmadı ve bu yüzden tekrar gündeme gelmesinin önü açık. Ancak hukuk devleti bir ülkede bunun olmaması gerekiyor. Yani bir şahıs, bir kişi, bir adayın, kim olursa olsun bir kişiyi arayarak, 'Ben bunu rica ettim, bu konuda ricacı oldum ve bunu geri aldım' şeklinde bir usulün olmaması gerekiyor. Burası hukukun üstünlüğüne inanan yurttaşların yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Yasalar ve normlar çerçevesinde yönetilmesi gerekiyor. Hukuk güvenliği açısından da böyle bir usulü son derece tehlikeli buluyoruz. Tabii Akbelen çok önemli bir direnişin simgesi oldu. Burada 4 yılı aşkın süredir devam eden bir mücadele var. Bugün geldiğimiz noktada burada tarım alanlarının kamulaştırılması söz konusu. Su kaynaklarına büyük zarar veriyor. Bunu daha önce defaatle ifade ettik. Biz buradan Akbelen'den bir kez daha ifade edelim, doğanın maliyeti sıfır değil. Yarın baktığımız zaman eğer bir kaynak varsa bu sermayeye aktarılmamalı. Bu buralarda dönüşümü sağlamaya, yeşil dönüşüm konusundaki etkilerin ve taahhütlerin gerçekleştirilmesine ayrılmalı. Burada çalışan, termik santrallerde çalışan işçilerin yaşamını kolaylaştırmak ve onların güvencesini, iş güvencesini sağlamak anlamında harcanması gerekiyor. Burada niyet ve samimiyet çok önemli. Bundan sonraki süreçte, seçimden sonraki süreçte de aynı niyet ve samimiyeti sormasını da elbette ki Muğla yaşayanları ve tüm Türkiye'deki toplum, yurttaşlar sorgulayacaktır.”
“ARTIK AKBELEN’DE DİRENİŞ KALICI BİR DİRENİŞTİR”
Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Cumhur Uzun da kamulaştırma kararının iptal edilmesinin seçim için yapılmış bir hamle olduğunun altını çizdi. Termik santral çalışmaya ve enerji üretmeye devam ettiği müddetçe ham maddeye ihtiyaç olduğunu, kömür sahaları artık yetersiz hale geldiğinde de yeni kömür alanları bulunması gerektiğini anlatan Uzun, şunları kaydetti:
"O nedenle burada kömür ihtiyacı bitmediği müddetçe yeni yeniden kamulaştırmalar ve ham madde alanları açılacaktır. Bunun iptal edilmiş olmasının tek sebebi yaklaşan yerel seçimlerdir. Burada çok acil kömür ihtiyacı var demektir. Seçim için vazgeçilmiştir, seçimden sonra bu ihtiyaç ortadan kalkmadığı müddetçe tekrar gündemde olacaktır. Artık Akbelen’de bu sahadaki direniş kalıcı bir direniştir. O nedenle bu direniş burada buna ihtiyaç duyan koşulların tamamen ortadan kalkmasına kadar devam etmek durumundadır.”
“KAMULAŞTIRMANIN DURDURULMASI İNANDIRICI DEĞİL”
Akbelen Büyük Buluşmasında konuşan CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici ise şunları söyledi;
“Geçen sene protesto hakkını kullanan köylülerimizin üzerine sıkılan gazları, TOMAları ve iktidarın çevre konularına yaklaşımını çok net hatırlıyoruz. Dolayısıyla herhangi bir kamulaştırmanın durdurulması bizim için inandırıcı değil. Olağanüstü durumlarda acil kamulaştırma yapılır. Acilen kamu yararı olması lazım. Ortada böyle bir şey yok. Neden acil kamulaştırma kararı alıyorsun? Neden 48 saat içerisinde kaldırıyorsun? Bizim için samimi değil. Bu seçimin bittiği gün çevre konularına tekrar aynı şekilde yaklaşılacağını biliyoruz. İktidarın samimiyetine inanmıyoruz. Sonuna kadar haklarımızı savunacağız. Bu tür seçim popülisti hareketlerin de ülkemizde olmamasını diliyoruz. İktidarın gerçekten köylüsüne, toprağına, yer altı sularına, ormanlarına destek çıktığı bir yönetim istiyoruz. Bu da AKP-MHP iktidarıyla olmayacak. Bu çerçevede önce yerel seçimlerde halkımız gerekli cevabı verecek. Çünkü halkın iktidarı denetlemesinin en iyi yolu yerel yönetimler. Ondan sonra da genel seçimlerde vatandaşını ve kendi toprağını, yer altı sularını, ormanını düşünmeyen iktidarı göndereceğiz.”