Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
DEYİM DEYİM NE DEYİM: Her deyim bir güzelliktir, hoş bir buluştur; dilin güzelliğine, kıvraklığına, ışıltısına eklenen bir söz ustalığıdır.
//
SUDA ÖLÜM: “Oe tam bir Japon olsa da umut ve umutsuzluk konusunu ele alışında Dostoyevski’den bir şeyler var sanki.” Henry Miller. “Savaş sonrası Japon edebiyatında yeni bir zirve.” Yukio Mişima.
//
RUNE SEMBOLLERİNİN UYANIŞI- KADİM BİLGİLERİN IŞIĞINDA: “Şurası kesin ki dünyamızda sadece Mısır’da değil, birçok coğrafyada bulunan devasa piramitler, benzer şehir inşaatları, bugünkü teknolojiyle bile yerinden oynatmamızın çok zor olduğu binlerce tonluk kayalarla yapılmış özel mabetler ve taş tapınaklar, çok özel kültürlerin ve gelişmiş varlıkların hüküm sürdüğü bir sürecin kalan parçalarıdır.” Şebnem Ekşib.
//
KAYIP KALP: Kitap Kalp, sizleri Azra ve Lucas’ın hayata tutunma çabaları ve hayalleri arasındaki dengeyi bulma mücadelelerini anlatan büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor.
//
BAY HULOT’NUN TATİLİ: “Bir film çekmiştim. Onu romana dönüştüreceklerdi. İmgelerim kelimelere, sekanslarım cümlelere dönüşecekti. Nasıl olacaktı bu? Epey endişeliydim. Fakat şimdi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, eğer Bay Hulot’nun Tatili’ni bir kitaba dönüştürecek olsaydım, tam da böyle olsun isterdim.” Jacques Tati.
//
THİRUKKURAL: 1700’lü yıllarda başta Latince olmak üzere pek çok dile çevrilen Thirukkural, genel olarak kusursuz bir didaktik şiir olarak tanımlanabilir.
İşte o kitaplar;
//
Deyimler, dilin kanatlarıdır, uçurur ana dilimizi
HABİB Bektaş’tan DEYİM DEYİM NE DEYİM. Deyimler, gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeğidir. Bana göre ise deyim, deyimler, çok daha fazlası. Deyimler, dilin kanatlarıdır, uçurur ana dilimizi. Deyimleri bilen insan tatlı dilli olur. Her deyim bir güzelliktir, hoş bir buluştur, dilin güzelliğine, kıvraklığına, ışıltısına eklenen albenidir, bir söz ustalığıdır. Gönlümdesin, denir Türkçede. Ne güzel bir deyimdir, neler anlatmaz ki: Aşkı, dostluğu, hasreti, kavuşma umudunu, coğrafi uzaklığa karşın yakınlığı; sevdiğimiz insan, en değer verdiğimiz yerdedir, kalbimizde; korunaklı, sıcak bir yerde. Dilde yaşamak, bu değil midir? Deyimler, çalmadan oynamaktır, çantada kekliktir, çat kapı dosta gitmektir. Dağların şenliğidir deyimler, dağları devirmektir. Deyimler, dillere destandır, doğru söyleyip dokuz köyden kovulmaktır. Deyimler, dostun düğününde kalburla su taşımaktır. Uzun sözün kısası, dili deyimi bilen insan uzağı görür, deyimi yabana atmamak gerek. 102 SAYFA.
(ALTIN KİTAPLAR)
//
Savaş sonrası Japon edebiyatında yeni bir zirve
KENZABURO Oe’den SUDA ÖLÜM. Kitapta Oe, alter egosu olarak bilinen yazar Kogito Choko’yu memleketine, Shikoku Adası’nda ormanla kaplı vadinin içindeki köyüne gönderir. Choko, genç yaşta bir tekne kazasında kaybettiği babasının gizemli boğulma öyküsünü kurgulamayı gençliğinden beri planlamıştır. Uzun süre babasının fırtınalı bir gecede neden tekneyle nehre açıldığını bulmaya çalışır. Babasının ve bir grup isyancı askerin Japon imparatoruna intihar saldırısı düzenleme planını tartıştıklarına kulak misafiri olduğunu hatırlasa da Choko, anılarını hayal gücünden ayıramaz ve umutsuzluk içinde romanı yazmayı yarıda bırakır. İlk romanlarını sahneye koyacak bir tiyatro grubuyla işbirliği yaptığında içindeki yazma arzusu yeniden canlanır. Bu arada gizemli bir kırmızı deri bavuldaki belgeleri kullanarak babasının hikâyesini anlamayı ve romanını tamamlamayı ister. Ancak işler istediği gibi gitmez. 376 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//
Köklerinize doğru çıkacağınız yolculukta kılavuzluk edecek
ŞEBNEM Ekşib’ten RUNE SEMBOLLERİNİN UYANIŞI- KADİM BİLGİLERİN IŞIĞINDA. Çok eski zamanlardan beri kadim bilgilere ve güçlere inanan insanlar tarafından hayatın her alanında kullanılan Rune sembollerinin aslında bizim de kökenlerimizin bir parçası olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya Mu kıtası ve Atlantis’in adını hiç duymuş muydunuz? Birçok uygarlığın ve devlet liderlerinin araştırmalarının bir parçası olan gizemli yerler ve Rune sembolleri hakkındaki önemli bilgilerin toplandığı bu kitap, köklerinize doğru çıkacağınız yolculukta size kılavuzluk edecek. Yazar bu kitabında Rune sembollerinin tarihini, ne anlama geldiklerini, hangi doğal taşlarla uyumlu olduklarını, onları günlük hayatınızda nasıl kullanacağınızı, şifa ve meditasyon çalışmalarınızın bir parçası hâline nasıl getireceğinizi yalın bir anlatımla aktararak akıllara gelebilecek her türlü soruyu da kendi gözlem ve düşüncelerini katarak cevaplıyor. Gelin, siz de büyüleyici kadim Rune sembollerinin sırlı dünyasına bir adım atın ve hem içinizdeki hem de sembollerin ardındaki gücü keşfedin. 264 SAYFA.
(CERES YAYINLARI)
//
İstanbul’dan başlayarak Paris’e uzanan yolculuk
AHMET Yılmaz’dan KAYIP KALP. Hayat, size bir şey anlatmak isterse belirli işaretler gönderir. Azra, hayatında kendini sıkışmış hisseden, ruhunun kanatları kırık ama neşeli genç bir kadındır. Lucas ise bağlanmayı sevmeyen, sahnelerde boy gösteren bir çellist ve işini tutkuyla icra eden bir mimardır. İkilinin yolları, havalimanında kaybolan bir valiz sebebiyle kesişir. Azra’nın satın aldığı valizin içinden çıkan gizemli notun sahibi, Lucas’ın yıllardır görmediği babasıdır. Azra, Lucas’ı bulmak için Paris’e gitmeye karar verir ve bu karar, hayatının dönüm noktası olur. İstanbul’dan başlayarak Paris’e uzanan bu yolculuk, sadece coğrafi değil, aynı zamanda duygusal bir keşif serüveni... Aile bağları sorgulanacak, vazgeçişler yaşanacak, ayrılığın derinlikleri keşfedilecek ve hayatın sunduğu seçimlerin zorluğuyla yüzleşilecek. Bu iki ruh, birbirine bağlanarak kayıp olan kalplerini birleştirecek mi? Geçmişlerini birlikte aramaya çıkacaklar mı? 168 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
//
Tatilcilere uyum sağlamaya çalıştıkça…
JEAN-Claude Carriere’den BAY HULOT’NUN TATİLİ. Külüstür arabası, buruşuk şapkası, ağzında piposuyla Bay Hulot, II. Dünya Savaşı sonrası zenginleşen Fransız orta sınıfının her yaz hücum etmeyi alışkanlık haline getirdiği tatil beldelerinden birine gider ve tatilcilere uyum sağlamaya çalıştıkça akıl almaz sakarlıklarıyla işleri karıştırır. Bir tatilcinin gözünden, günlük biçiminde kaleme alınan roman, bir yandan Bay Hulot’nun tuhaflıklarını belgelerken, diğer taraftan Hulot’nun şaşırtıcı bir saflıkla temsil etmeyi sürdürdüğü eski dünyanın karşısında, modern insanı ve onların bir tatilci kitlesi olarak birbirleriyle ilişkilerini hicveder. Jacques Tati’nin 1953 tarihli satirik komedi filmi Bay Hulot’nun Tatili’nden sonra Jean-Claude Carrière’in filmden yola çıkarak kaleme aldığı aynı isimli romanı, Tati’nin filminin “büyüsünü” sürdürmenin yanı sıra, o sıralar henüz 26 yaşında olan ve ileride Buñuel, Godard, Malle, Wajda, Schlöndorff gibi yönetmenlerle işbirliği yapacak usta senaristin parlak kariyerinin de ilk adımlarıdır aynı zamanda. 208 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//
330 kuralı erdem, zenginlik ve aşk ana başlıklar altında
THİRUVALLUVAR’dan THİRUKKURAL- Hasan Ali Yücel Klasikler. Thiruvalluvar: Yaşamına dair kesin bir bilgi yoktur. Hindistan’ın güney ucundaki Kanyakumari’de yaşadığı kabul edilir. Buradaki bir adada Thiruvalluvar adına devasa bir anıt dikilmiştir. MS 2. Yüzyıl ile MS 6. Yüzyıl arasında yazıldığı tahmin edilen ve “Tamil Veda”, “Güneyin İncili” gibi adlarla tanınan Thirukkural, sosyal, siyasi, dinî, ekonomik, felsefi, cinsel konular da içeren, hiçbir tanrının anılmadığı bir tür kutsal kitaptır. “Kural kelimesi” çok kısa şiirsel cümle anlamına gelir. Yazar eserinde 1330 kuralı erdem, zenginlik ve aşk ana başlıkları altında toplamıştır. Bu cümleler insani değerleri öne çıkarmaları, iyilik ve merhameti överken şiddeti reddetmeleriyle çarpıcı bir evrensellik taşır. 144 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
//