Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
BİRAZ DAHA DÜŞÜNÜNCE: İş yaşamında ellinci yılını kutlayan Bülent Eczacıbaşı yeni denemelerini bu kitabında bir araya getirdi. Yazarın 2023-24 yıllarında yazdığı, ilk kez yayımlanan 40 kısa denemesi bu kitapta yer alıyor.
//
İLYADA: Tutarlılık timsali olması beklenen kahraman Ilias’ta, hepimiz gibi kendisiyle çelişebilen bir insanoğlu olarak resmedilir.
//
BENİ KİM ÖLDÜRDÜ? : İki üniformalı polis boş gözlerle çevreye baktı ve seslendi: ‘Engin Başkomiser’im gelin…’
//
SÖNERKEN ALEV ALEV: Neler vardı içinde bu kadar göğsünü kabartıp sıkıştıran. Kimdi? Neydi? Bu derinden hissettikleri.
//
DE PROFUNDİS: Kitap (Lat. derinlerden), yazarın Reading Hapishanesi’ndeki tutukluluğunun sonlarına doğru, Ocak-Mart 1897’de, sevgilisi “Bosie” Lord Alfred Douglas’a yazdığı onlarca sayfalık bir mektup.
//
ŞERBET: Kapıcı Suna’nın tek varlığı, basketbol maçlarının aranılan oyuncusu, küfürbaz Şerbet; platonik aşkı Arda’nın peşinde koşarken…
İşte o kitaplar;
//
Yazar okuru keyifli, küçük düşünce gezilerine davet ediyor
BÜLENT ECZACIBAŞI’ndan BİRAZ DAHA DÜŞÜNÜNCE- İş İnsanları İçin Denemeler. Kitap, ilk baskısı 2022’de yapılan ve birçok ödül kazanan Aklımızda Bulunsun kitabının devamı niteliğinde… Yazar, yeni kitabında liderlik, motivasyon, müşteri mutluluğu gibi iş dünyasının temel meselelerinin yanı sıra paydaş kapitalizmi, büyüme paradigması, yapay zekâ gibi güncel konuları da farklı boyutlarıyla tartışıyor. Aynı zamanda aptalca sorular sorma, başarılardan ders alma, özgünlük krizi gibi pek değinilmeyen meseleleri gündeme taşıyor. Kitabın önsözünde “Evrenin sonsuzluğu karşısında düşünmenin ve öğrenmenin amacı biraz daha aydınlanmaktan, bilincimizi ve duyarlılığımızı artırmaktan, işimizi biraz daha iyi yapmaktan başka ne olabilir?” sorusunu soran Bülent Eczacıbaşı bu çalışmasında da okurları keyifli, küçük düşünce gezilerine davet ediyor. Yazarın bugüne kadar yayınlanan beşinci kitabı. 264 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
Savaş sahnelerinin hızına yaraşır bir akış
HOMEROS’tan İLYADA. Ilias’la ilk karşılaşma, hangi vesileyle olursa olsun, her okur için eşsiz bir tecrübedir. Ilias okuyucularına yalnızca Homeros’un mısralarının gücünü ve bir kahramanın serencamını değil, her insana, her okura ait bir serencamı da sunar. Tanrılar, kahramanlar ve insanlar hem dünyevi hem kozmik bir çatışmanın tarafları olarak aynı alanda yer alır. Kanın dehşetiyle, gözyaşlarının hüznüyle dolu bu kadim savaş hikâyesi her zaman bir başyapıt, şiirin, hatta bütün edebiyatın başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir. Anadolu topraklarında gerçekleşen bu savaşın ayrıntıları bütün edebi geleneğin tasavvurlarının fışkırdığı ana memba haline gelmiştir. 2000 yılı aşkın süredir farklı çevirilerle hep okunmakta olan bu mısralar Erman Gören’in Türkçesinde, Homeros’un söyleyişinin kimi zaman ürpertici gelebilecek garipliğini yok saymayan, savaş sahnelerinin hızına yaraşır bir akış kazanıyor. 840 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//
‘Kimsiniz, çekin şu ışığı gözümden!’
BURCU B. Bilgin’den BENİ KİM ÖLDÜRDÜ? “Yumruklanan kapıya doğru yöneldi, elini atacaktı ki aniden açıldı. Heyecanla yerinden sıçradı. Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakaldı. ‘Kimsiniz, çekin şu ışığı gözümden!’ diye bağırdı. Cevap gelmedi. İki üniformalı polis boş gözlerle çevreye baktı ve sonra biri heyecanla seslendi: ‘Engin Başkomiser’im gelin. Burada biri var.’” Peki onu kim öldürdü? 248 SAYFA.
(KARAKARGA YAYINLARI)
//
Kimdi? Neydi? Bu derinden hissettikleri
MİNE Çakıroğlu’ndan SÖNERKEN ALEV ALEV. Camlardan bakan gülümsemelerin, birbirlerine değmeyen ellerin, yabandan geçen yolların düdük sesleri, sızılarını görünmez kılıyordu. Neler oluyordu böyle? Yoksa bir köke mi ihtiyacı vardı? Göğsünün tam ortasında derin yaralar açan arayışı bu muydu? Belki de ait olduğu yerin, yaşadığı yıkım nedeniyle, şimdi çok uzağında olmasından mı kaynaklanıyordu? Yoksa herhangi bir yere aidiyeti olmadığı için, hayat yoluna düşen bir gezgin miydi? Kendini her yerde, biraz sonra kalkıp gidecekmiş gibi misafir hissedişleri…144 SAYFA.
(KIRK YAYINEVİ)
//
Yazarın Reading Hapishanesi’nde yazdığı mektuplar
OSCAR Wilde’den DE PROFUNDİS… Hapishane müdürü Nelson, yazmanın yazara iyi geleceğini düşünerek bu mektubu yazmasına izin verir. Muhatabına gönderilmeyen mektup, yazarın serbest kaldığı 18 Mayıs 1897’de müdür Nelson tarafından kendisine geri verilir. Dünya edebiyat tarihinin en bilinen mektuplarından biri olan kitabın ilk yarısı, yazarın “ahlaksızlık” nedeniyle hapse girmesine sebep olan Lord Alfred Douglas’la ilişkilerine ve abartılı yaşam biçimlerine ilişkindir ve iletişimleri kopmuş iki sevgiliden birinin diğerine sitemleriyle doludur. Mektubu her anlamıyla klasik bir metne dönüştüren ikinci yarısı ise yazarın edebiyat, sanat ve hayata dair düşünceleriyle şekillenir. Hapishanedeki ruhsal gelişimini ve romantik, bireyci bir sanatçı olarak nitelendirdiği İsa Mesih’le özdeşleşmesini anlatır. Genç sevgilisine olan kini yumuşamaya başlar ve nihayetinde mektup “Sevgili dostun” hitabıyla biter. Kitap, Celâl Üster’in açıklamalı notları ve ustalıklı çevirisiyle… “Yazmaktan başka çare bulamadığım ve ikimizin hayatından, geçmişten ve gelecekten, acılara dönüşmüş güzel şeylerden ve mutluluğa dönüşebilecek acı şeylerden dem vuran bu mektupta gururunu can evinden vuracak pek çok şey bulacağından hiç kuşkum yok. Öyle olursa eğer, bu mektubu tekrar tekrar oku, ta ki gururunu yok edinceye kadar.” 160 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
//
Platonik aşkı Arda’nın peşinde koşarken
DURSALİYE Şahan’dan ŞERBET. Okulun baş belası, kapıcı Suna’nın tek varlığı, basketbol maçlarının aranılan oyuncusu, küfürbaz Şerbet; platonik aşkı Arda’nın peşinde koşarken 15 Temmuz 2016’da daha önce hiç duymadığı bir sözcükle tanışır: Darbe! 17 yaşındaki Şerbet o gece birdenbire büyür. 216 SAYFA.
(SOLA UNİTAS)
//