Çocuk işçilik çocuklarımıza yönelik büyük bir tehdittir
“Öncelikle bütün çocuklarımızın ve halkımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum. Çocuklarımıza bayram hediyemiz, onların eşit, özgür ve sağlıklı bir birey olarak adaletli bir ülkede yetişmesini sağlamak için verdiğimiz mücadelemizdir. Çocuklarımız beslenmeden, barınmaya, yoksulluktan, çalışmak zorunda kalmaya bir dizi soruna sahiptir.
Ülkemizde giderek artan çocuk işçilik çocuklarımıza yönelik büyük bir tehdittir. Çocuk işçilik, çocukların bedensel, ruhsal, duygusal gelişimini olumsuz etkileyen temel bir çocuk hakkı ihlalidir ve çocukların sağlığı, eğitimi, gelişimi ve refahı için önemli bir tehdittir. Çocuk işçilik ülkemizin olduğu gibi bütün dünyanın mücadele ettiği bir sömürü biçimidir. Buna rağmen son yıllarda bütün dünyada artış gösteren bir olgudur.”
Dünya çocuk işçilikle mücadele ediyor
“Dünyada çocuk işçilikle mücadele için önemli adımlar atılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen, ülkemizin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 32. maddesine göre “Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.”
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre (ILO) dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek çocuğu olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri, halihazırda çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Bu çocukların yaklaşık yarısı ise sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde çalışmakta ve sayıları 79 milyonu bulmaktadır.”
Her geçen gün daha çok cıocuğumuz çalışmak zorunda kalıyor
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Çocuk 2023 verilerine göre ülkemizde çocuk işçiliği artış göstermektedir. 15-17 yaş arasındaki çocuklarda işçilik oranı 2023’te bir önceki yıla göre 3,5 puan artarak yüzde 22,1’e yükselmiştir. Bu tablonun vahameti, çocuk işçiliği oranının 2014 ve 2015’te yüzde 21 olarak gerçekleştiğini ve 2020’de yüzde 16,2’ye kadar gerilediğini hesaba kattığımızda net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Çocuk işçi sayısı ise 2014’te 824 binken 2022’de 707 bin olmuştur. 2023’te bu sayı, 146 bin artışla, 853 bine yükselmiştir. Cinsiyete göre dağılıma bakıldığında erkek çocukların için yüzde 32,2’si, kız çocuklar için yüzde 11,5’u çocuk işçi olmuştur. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG), 2013-2023 yılları arasını kapsayan ‘Çocuk İş Cinayetleri’ raporuna göre, 4 yaş ve altı 234, 15-17 yaş arası ise 437 çocuk olmak üzere toplamda 671 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir. Çocuk işçiler en çok tarım, orman işkolunda, inşaat, yol işkolunda ve metal işkolunda çalışırken hayatını kaybetmiştir.
Ayrıca TÜİK verilerinin Mesleki eğitim merkezlerinde (MESEM) çalıştırılan çocukları kapsamaması ve kurumun anketleri tarımda çalışan işçi sayısının düştüğü ekim ve aralık ayları arasında yapması sebebiyle eksik olduğu vurgulanmalıdır. 14 yaş ve altına dair ise hiçbir istatiksel bilgi paylaşılmamaktadır. Buna rağmen çocuk işçilikteki artış gizlenememiştir.”
Temel neden artan yoksullaşma ve emek piyasasının güvencesizlemesidir
“Çocuk işçiliğinin önlenememesinin temel nedeni artan yoksullaşma ve emek piyasasının esnekleşmesi, güvencesizleşmesi, kuralsızlaşmasıdır. Çocuk işçilik, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçilik ile mücadele kalkınma politikasını, bütçe politikasını, istihdam stratejisini ilgilendiren bütüncül bir mücadele alanıdır. Bu bütüncül politikanın oluşturulması için TBMM üzerine düşeni yapmalı, başta sendikalar olmak üzere bütün emek örgütlerini, dernekleri sürece katan bir süreç işletilerek politika oluşturulmalıdır. Başta çocuklarımız, bütün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini korumak, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini geliştirmek TBMM’nin görevidir.”
Muhabir: Yaren Özdemir