Seçimlere günler kala başladı şenlik. Partilerin gizli rekabeti, her partinin kendini en güçlü aday olarak hissedip havalara girmesi o kadar çok hissediliyor ki. Birkaç kişinin gazının rüzgarını arkasına alan 'küçük dağları ben yarattım büyükleri de yaratmaya gidiyorum' diyerek meydanlarda dolaşıyor. Ama nasıl dolaşmak sanırsınız ki yedi ceddi memleket için can hıraş uğraşmış varını yoğunu vatan uğruna sarf etmiş çevresinde yardımlarından nasibini almamış kalkınmamış hiç kimse yok.
Pervasızlık ta bir yere kadar! İktidar partisi adayları vekillik nasılsa cepte ama ben yine de en sevimli halimle gezeyim bakın ayaklarım patlayana kadar düğün dernek, kahvehane, çayhane dolaşıyorum diyerek canım cicimlerle gönül aldıklarını sanıp arkalarını döner dönmez unutuyorlar.
CHP nin kalesi Muğla deniliyor ama partililer birbirini çekemiyor. İktidar yolsuzluk yapıyor deyip kaçak yapıları yapıp üstüne derebeylik yaparak senin bana gücün yetmez naraları atılıyor. Milletvekili adaylarının afişleri bilboardlardan indirilip başka afişler asılıyor. Büyükşehir beceremiyorsa bırakın biz becerelim diyen ilçe belediyesi fen işleri ve zabıtaları karşı karşıya geliyor.
Güldürdüğünüzü sanıyorsunuz ama bu pervasızlık can sıkmaya başladı iyi niyet bir yere kadar trajikomik hareketlerinizi kendi içinizde yapın bence ne demiş atalarımız 'Kol kırılır yen içinde kalır'.
Rekabetin kalitesini gösterin kalitesini yazmamıza vesile olun, ne onurunuzu ne de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bir oyunu ayaklar altına aldırmayın. Bu seçimin kazananı ceplerini doldurmak isteyen siyasiler değil insanca hayat yaşamak isteyen vatandaş olacağını da unutmadan centilmence çekişmeler diliyorum.