Gazeteci Özkan Saçkan’dan kitap tavsiyeleri
Gazeteci Özkan Saçkan kitap severler için kitapları yorumlayıp özetleri ile tavsiyelerine devam ediyor.
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
KADIN PENCERE VE KEDİ: Yazar bu kez minimal öykülerin tadını belirlediği kitabında, çoğunluğu kadınların oluşturduğu kahramanlarının pencerelerinden algıladıkları dünyayı anlatıyor.
//
BAĞIMLILIK-KOPENHAG ÜÇLEMESİ: “Kopenhag Üçlemesi bir başyapıt, özel bir boşluğu dolduruyor. Sanki yitip gitmiş birisinin çekmesinde bulunan değerli bir hazine gibi ya da çorapların yahut eski fotoğrafların arasına saklanmış gizli bir zula gibi.” ―Megan O’Grady, The New York Times Book Review.
//
DOLANIK BEYİN: ALGI BİLİŞ VE DUYGU NASIL BİRLİKTE ÖRÜLÜR? Yazarın bu kitabı, beyin davranış ilişkisini en temelden kavramak isteyen psikiyatristler, nörologlar, nörobilimciler, psikologlar ve ilgi duyan herkes için bir kılavuz niteliğinde.
//
BESTESİZ GÜFTELER: Güfte mecmuaları hiçbir zaman geleneksel meşk yöntemine bir alternatif telâkki edilmedi, aksine ona bir yardımcı olarak görüldü.
//
KÜÇÜK RESSAM DOĞADA – KIRDA YAŞAM: Kır Masalları, doğanın muhteşem güzelliğini kendi akışı içinde küçük öykülerle anlatıyor okura…
//
KHİMAİRA: “Pırıltılı, büyülü bir eser... Barth’ın yazdığı en iyi kitap.” National Review.
İşte o kitaplar;
//
Onların varlıkları ile şifalanıyoruz
ÇİMEN Erengezgin’den KADIN PENCERE VE KEDİ. Duyguların sarkaç misali salınımının pencerelerden yansıması.
Acılarla sevinçlerin, korkularla sevginin, yalnızlıkla kalabalıkların dansı.
Kendisiyle baş başa kalanların, içerideki depresif hâlleri
Vazgeçmenin, cesaretin, seçimlerin yol ayrımı
Karanlıkla aydınlığın sonu gelmez, başı bilinmez savaşı
Hep aynılığın kekremsi tadı.
Durgunluğun tanıdık tortusu.
Şiirsel anlatımlı denemelerin öykülere yolculuğu
Yaşamdan bilinç akışı yoluyla anlatılan kesitler.
An’lar…
Yazar, bu kez minimal öykülerin tadını belirlediği kitabında, çoğunluğu kadınların oluşturduğu kahramanlarının pencerelerinden algıladıkları dünyayı anlatıyor. Bir şekilde içeride kalanların bilinç akışlarına kulak misafiri olmaya davet ediliyoruz. Çaresizliklerini yenenler ile adım atmaya cesaret edemeyenlerin kısacık anlarına konuk oluyoruz. Ve kediler… Onların varlıkları ile şifalanıyoruz. 147 SAYFA.
(AYRIKOTU YAYINLARI)
//
Kitabı güzel kılan çaresiz ve edilgen olmaması
TOVE Ditlevsen’den BAĞIMLILIK-KOPENHAG ÜÇLEMESİ. Yazar kitabı ile dünyada kadın edebiyatının ve (Ferrante ve Knausgaard’ın ardından da) otobiyografik anlatının yeni simgesi haline geldi. Ne Dediler: “Dışlanmış olanların kendilerinden bir şeyler bulabileceği olağanüstü bir hikâye.” Patti Smith. “Büyük edebiyat nasıl yapılır, işte örneği. A Klas… Üçleme, muazzam bir yeteneğinin ürünü.” ―Parul Sehgal, The New York Times. “Ditlevsen’i okuma deneyimi altüst edici, sanki Ditlevsen kafanızın içine girip tüm eşyaların yerini değiştirmiş gibi.”-Deborah Eisenberg, The New York Review of Books. “Bağımlılığa ve deliliğe usul usul kapılıp gitmek… Ditlevsen.” -Sam Sacks, The Wall Street Journal. “Ditlevsen bize çaresiz ve edilgen olduğunu anlatıp duruyor. Ama kitabı güzel kılan tam da onun hiç de çaresiz ve edilgen olmaması…” -John Powers, NPR. “Yazısının büyüklüğü çözülmemiş bir gizem olmasına dayanıyor hem çözülmemiş hem de çözülüp gitmiş.” -Rachel Kushner, author of The Mars Room. “Sanki yüz yıllık bir kristal gibi, Ditlevsen’in kitabı seçkin ve şeffaf, küçük çarpıklıklarla ve el değmemiş bir güzellikle parıldıyor.” -Hannah Kofman, Los Angeles Review of Books. “Bu yıl okuduğum en iyi kitaplar bu üçlemeden. Hepsi de küçük bir hançer gibi, bir kez içe işledi mi, işlerini bitirmeden içinizden çıkmıyorlar.” -John Self, New Statesman. “Hem Elena Ferrante’nin Napoli Romanları hem de Ditlevsen’nin Kopenhag Üçlemesi büyük bir cesaret ve parıltılı bir öznellikle dönemi tasvir ediyor: işçi sınıfının mahallerinde büyüyen kitap tutkunu kızlar – 1930’ların Kopenhag’ı ya da 1950’lerin Napoli’si, ikisi de aynı. Ama estetik açıdan Ditlevsen’in kitabı çok daha ilginç. Sanki balçığı temizlenmiş bir kristal gibi.” -Lucasta Miller, The Times Literary Supplement. 128 SAYFA.
(MONOKL YAYINLARI)
//
Psikiyatristler, nörologlar, nörobilimciler, için bir kılavuz
LUİZ Pessoa’dan DOLANIK BEYİN: ALGI BİLİŞ VE DUYGU NASIL BİRLİKTE ÖRÜLÜR? Beyin-davranış ilişkisini inceleyen kitaplar ya tüm insan davranışlarını beyne indirgemekte ya da beynin davranışların oluşumundaki rolünü çok fazla detaya girerek anlaşılmaz kılmaktadır. İnsan beyninin karmaşık ve çok katmanlı yapısına yönelik kapsamlı bir araştırma yürüten yazar, zihinsel süreçlerimiz ile duygusal deneyimlerimizin birbirleriyle nasıl iç içe geçtiğini ele alıyor ve beyin-davranış ilişkisi incelerken indirgemeci ve detaycı yaklaşımlardan uzak durmaya özen gösteriyor. 376 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
//
Osmanlı kültür ve musıki tarihine dair bir belge
CEM Behar’dan BESTESİZ GÜFTELER: Şarkılardan Klasik'liğe: 19. Yüzyıl Matbu Güfte Mecmuaları (1852 - 1905) “Müziğin sözlerini kişisel bir deftere not etme geleneği Osmanlı ile başlamış da değildir, bu âdet çok daha eskidir. Osmanlı’ya veya Şark musikilerine mahsus da değildir. Yüzyıllar boyunca müziğin eğitim, icra ve intikalinde yazılı malzeme olarak sadece güfte mecmuaları kullanıldı. Talebe üstattan meşk ettiği eserin güftesini mecmuasına yazardı; hanende ise geçmiş olduğu eserlerin güftesini elindeki mecmuada arar, bulur, eserin müziğini hatırlar ve icra ederdi.” Kitapta her biri sadece basit bir “şarkı sözü” derlemesi olmakla kalmayıp aynı zamanda Osmanlı kültür ve musiki tarihine dair bir belge niteliği de taşıyan matbu (dindışı) “Güfte Mecmuaları”nı inceliyor yazar. Giriş bölümünde elyazması güfte mecmualarına değinse de, çalışmasını aslen ilk matbu güfte mecmuası olan 1852 tarihli Mecmua-yı Şarkı’yla başlatıp 1905 tarihli Gülzâr-ı Musikiyle bitiriyor. Böylece, “modernleşme” adı verilen sosyal ve kültürel sürecin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısının İstanbul’unda Osmanlı/Türk musıkisi üstüne bıraktığı izleri kısmen görme imkânı sunuyor. 272 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
Doğa bir kuşun kanadında öykü olup akıyor kalplerimize
AYSUN Berktay Özmen’den KÜÇÜK RESSAM DOĞADA - Kırda Yaşam. Kır Masalları, doğanın muhteşem güzelliğini kendi akışı içinde küçük öykülerle anlatıyor okura. Doğa bazen bir salyangozun yumuşacık kalbinde, bazen bir çekirgenin sesinde, bazen de bir kuşun kanadında öykü olup akıyor kalplerimize... Yazar, doğanın binbir rengini başka bir pencereden gösteriyor okura. Sıcacık, huzurlu ve dostça... 36 SAYFA.
(ALTIN KİTAPLAR)
//
Yazar üç hikâyeyi farklı bakış açılarıyla anlatıyor
JOHN Barth’tan KHİMAİRA. Binbir Gece Masalları’nın kahramanı Şehrazat’ın küçük kız kardeşi Dünyazat, kendisinin ve onu tutsak eden prensin kaderini elinde tutmaktadır. Medusa’yı öldüren yarı tanrı Perseus, kırk yaşında, sıradan bir ölümlü gibi orta yaş kriziyle baş etmeye çalışırken itibarı için de mücadele etmektedir. Bir zamanlar kanatlı at Pegasus’u evcilleştiren Bellerophontes ise kendini sürekli kuzeni Perseus’la mukayese ederken kahramanlık mitini güçlendirmeye çalışmaktadır. Yazar, adını Bellerophontes tarafından öldürülen üç başlı canavar Khimaira’dan alan ve postmodern edebiyatın önemli yapıtlarından biri olan eserinde söz konusu üç hikâyeyi farklı bakış açılarıyla yeniden anlatıyor. 312 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.