Turgay Noyan
Deprem kâbusu ve amatör denizciler
Yaşım ileri olduğu için pek çok deprem sıkıntısı gördüm. Bazı depremleri de bizzat yaşadım. Ama itiraf deyim ki son deprem her açıdan bizim hayal gücümüzü bile aşacak kadar büyük tahribat yaptı. Yerleşim alanı seçimi, evlerin, apartmanların inşa şekli elbette daha uzun süre tartışılacak. Ancak son deprem gösterdi ki, depremden sonra arama kurtarmadan başlayarak her türlü yardım en az bu afet kadar önemli. İzmit, Gölcük ve civarına büyük hasar veren 99 depremine İstanbul Acıbadem’deki evimizde yakalandık. En acısı da depremden bir saat önce Kalamış’taki teknemizden çıkıp eve gelmemiz oldu. Çünkü 1965 yılından bu yana biz yaz aylarında evimiz İstanbul’da olduğu halde hep teknemizde yaşarız. Tabii hemen tekneye taşındık. Teknemiz kısa bir sürede deprem çadırı pozisyonuna girdi ve bu uzunca bir süre devam etti. Bu deprem sırasında şahit olduğum yardım çalışmalarını aşağıda anlatacağım.
Bir iki yıl önceki Kos- Bodrum depreminde ise yine karadaydık. Ben bir arkadaşımı Devlet Hastanesi’ne götürmüştüm. Çocuklar ise bir yemek davetinden henüz eve dönmüşlerdi. Teknemiz yaz aylarında Akyarlar Limanı’nda durur. Tekneye koştuklarında küçük çaplı bir tsunami yaşamışlar ve oğlumla torunum hemen tekneyi limandan çıkartıp açığa demirlemişler. Limana koştuğumda ben de devam eden su hareketlerinden bir arkadaşın teknesinin kurtarılmasına yardımcı oldum. Ciddi bir hasarla da olsa parçalanmasını engelledik. İlk su hareketinde ise benim teknede ve kıçta asılı duran motorumuzda bayağı bir hasar olmuştu.
Şimdi yeni başa yani 99 depremine dönelim. Ben o günlerde gazetede çalıştığım için kıpırdayacak halim yoktu, neredeyse gazetede yatıp kalktım. Ama Kalamış Marina’da Türk Balıkadamlar Kulübü’nden arkadaşım Münci Öz’le tekne komşusuydum. Münci, bizim kulüpteki gençler ve pek çok amatör denizci dostumuzla birlikte organize olarak denizden deprem bölgesine (Yalova, Gölcük, Çınarcık, Esenköy, İzmit) yardım götürdü. Çok da başarılı oldular. Üç buçuk ay süren bu çalışmalarda bazen günde tam 350 sefer (Abartmıyorum tek tek notları var) yapıldığı oldu.
Bunda o zamanlar Setur Marinaları’nın başında olan değerli denizci büyüğümüz Yılmaz Dağcı’nın da büyük katkısı oldu. Yılmaz bey yaz olduğu için boş olan marina çekek alanını bu işe tahsis etmek istemiş ve Rahmi Koç beyefendinin hemen olurunu alarak burada bir merkez oluşturmuştu.
Şimdi gelelim bu güne;
Marmaris, Bodrum, Fethiye… Aklınıza gelen tüm kıyı yerleşim merkezlerini buraya ekleyebilirsiniz. Allah göstermesin ama olası bir deprem sonrası yapılacaklar arasında denizden yardım ulaşımı muhtemelen ilk sıralarda olacak. Çünkü bu depremde gördüğümüz gibi yollar çöküyor, viyadükler kırılıyor ya da molozlar ulaşımı engelleyebiliyor.
Bir de yaşadığımız tsunaminin ışığında şunu söylemeliyim. Bizde okyanustaki gibi büyük dalgalar oluşmuyor ama önce su derinliği bir-iki metre kadar azalacak kadar denizler çekiliyor, ardından da normalin bir iki metre üzerinde olacak kadar geri geliyor. Bu esnada sular inanılır gibi değil ama gözlerimle gördüm bir nehir gibi akıyor. Bu durumda da kimi tekne tonozunu kopartıyor, kimisi koltuk halatlarını. Sonra da ortalık yangın yerine dönüyor.
Bunun tek çaresi pontonların okyanus kenarındaki marinalarda olduğu gibi inip çıkabilen sistemlerle sabitlenmesi. Tabii bu durumda teknelerin bağlantı noktaları da fazla zorlanmadığı için hasar azalıyor.
Bir önemli nokta da şu:
İnsanların toplanma alanlarının önceden belirlenmesi ve bu alanların denizden hemen ulaşımı sağlayacak kadar kıyıya yakın olması gerekli. Burada bir önemli nokta daha var. Seçilecek bu alanların kıyısına yardım teknelerinin ulaşabileceği ve depremde hasar görmeyecek ciddi iskeleler yapılmalı ki, aktarma sıkıntısı yaşanmasın.
Elbette seçilecek bu yerlerin bir alarm durumunda her açıdan emniyete alınması da önceden planlanması gereken nokta.
Ege Bölgesi’nde binlerce gulet, binlerce amatör tekne var. Bunların ilk darbeyi hasarsız atlatmaları durumunda yardım şöyle dursun, büyük bir barınma kapasiteleri de var. Yani deprem bölgesindeki gibi çadır vs beklemeye gerek kalmadan insanları barındırmak mümkün.
Şimdi geriye belki biraz uzun sürecek bir hazırlık faslı kalıyor. Mahalli idareler bir afet durumunda toplanma noktalarını belirlemeli, buralara iskele, tuvalet, su deposu gibi depremden etkilenmeyecek sabit tesisler yapmalı. Ayrıca bir felaket durumunda hangi teknelerin, nerelerde konuşlanacağı, ne gibi görevlerde kullanılacağı önceden seferberlik zamanı gibi belirlenmeli.
Ne dersiniz dostlar, böyle adımlar atabilecek miyiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.