Zuhal Öztürk
Hayat bize ne anlatıyor?
Lise yıllarında sorgulamaya başlamıştım hayatın bize ne anlatmaya çalıştığını. Şimdi yaşım 52. Kendimce çözdüm bir şeyleri. Çok okuyarak, çok izleyerek, çok dinleyerek, çok merak ederek ve çok deneyimleyerek çözülüyor kafadaki düğümler. Yeter ki anlamak için niyet edelim.
Benim kendimce nacizane bu hayattan anladığım ;
Bir kere hayat hep öyle lay lay lom geçmiyor. Öyle olsa çocuk bakış açımızda kalır, gerçek kendimiz olamazdık. Yine de fena mı olurdu diyenlere cevabım, eninde sonunda bu durumdan sıkılırdık. Çocukluk döneminizi hatırlasanıza. Hepimiz bir an önce büyümek için can atmadık mı?
Hayat, hepimizi belli dönemlerinde çeşitli şekillerde sınıyor. Güzel günlerin yanında, zor, daha zor günler yaşanabiliyor.
Kim diyebilir ki,
- hayatımda, hiç maddi zorluk çekmedim.
- hayatımda, hiç kimsenin beni üzmesine izin vermedim.
- hayatımda, hiç sağlık problemi yaşamadım.
- hayatımda, hiç sevdiklerimin sağlık problemini yaşamadım.
- hayatımda, hiç sevdiğim birini kaybetmedim.
- hayatımda hiç çocuklarıma kırılmadım.
- hayatımda annem de babam da beni asla üzmedi.
vb.
Bu liste uzaaaaaar gider. Demek ki hepimiz, hayatlarımızın belli dönemlerinde, bunlardan birini, birkaçını, belki de hepsini birden yaşadı. Buna benzer hoş olmayan, üzücü, can acıtıcı, dengemizi bozan durumlar yaşandı, yaşanıyor eninde sonunda yaşanacak.
Planlar programlar yapıyoruz, gülüp eğleniyoruz, seviyor seviliyoruz. Herşey ne güzel yolunda derken, beklenmedik bir olay, bir haber herşeyi bir anda alt üst edebiliyor.
Işte böyle durumlarda hayata bakış açımız devreye giriyor. Bu yaşa kadar gelip deneyimlediğim şu ki, karşımıza çıkan her ne ise yaşanması gerekiyor ve yaşanacak. Bu durumda biz, bu olay ile başa çıkmayı mı, kendimizi kahredip bir girdaba girmeyi mi tercih edeceğiz. Çünkü hepsi bizde, bizim beynimizde, ruhumuzda, bakış açımızda.
Yaşadığım belli dönemlerde benim de girdaba girdiğim oldu, kendime acıdığım, nasıl düşünüp nasıl davranacağımı bilemediğim dönemlerim oldu. Însanları anlayamadığım, şaşırıp, gereksiz kuruntular yaptığım zamanlar yaşandı.
Ama bu beni yalnızca mutsuzluğa, huzursuzluğa ve çaresizliğe itti. Ve ben bu halimi hiç sevmedim, kendime yakıştıramadım. Çünkü ben böyle biri olmak istemiyordum. Bunun için kendimi nasıl geliştirebileceğimi, değiştirebileceğimi ve dönüştürebileceğimi düşündüm, sordum, sorguladım.
Okuduklarım, inancım, insanlarla paylaşımlarım ile çok daha kuvvetli olabildiğimi gördüm. Okuduğum her yeni bilgi, tanıştığım her yeni insan, yaptığım her yeni hareket beni zamanla değiştirdi. Hayat sadece benim etrafımda dönmüyordu. Hayat çok daha fazlasıydı. Ben değil BÍZ idi. Anlayabildikçe mutluluğa ve huzura giden yol kolaylaştı.
Anladım ki herşey benim içinmiş. Ben bunları yaşamasaydım bugünkü ben olmayacak, başka bir ben olacaktım. Oysa ben bugünkü benimi çok seviyorum.
Bu demektir ki, herkes gayret ederek yani okuyarak, hayata dokunarak, içinde yaşayarak anlamaya çalışarak hayatını kolaylaştırabilir. Hayatın bize sunduğu her ne ise bazen gayret ederek, bazen sabrederek bazen de kabule geçerek. Yürüdüğümüz her dikenli yol, bizi daha kuvvetli yapmak için programlanmış gibi. Ancak bunu görmek yalnızca bize bağlı.
Hayat yaşadığımız güzel, çok güzel bir deneyim. Bu dünyadaki yolculuğumuzu en güzel, en keyifli, en huzurlu, en mutlu şekilde tamamlayabilmek hepimiz için arzum.
Dikenli yollarımızın kısa, çiçekli kelebekli yollarımızın upuzun olması dileğiyle .
Görüşmek üzere....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.