Psk.Hülya Çolakoğlu
Bağlanma Sorunu ve Evlilik Fobisi: İlişkilerdeki Görünmeyen Engeller
Değerli Okurlar;
Günümüzde, birçok birey arasında ilişkilere ve evliliğe karşı belirgin bir korku ve endişe trendi görülmektedir. Bağlanma sorunu ve evlilik fobisi, kişisel geçmiş, toplumsal baskılar ve duygusal zorlukların birleşimiyle ortaya çıkan karmaşık durumlar olarak karşımıza çıkıyor.
Bağlanma Sorunu: İlişkilerdeki Görünmez Engel
Bağlanma sorunu, bireylerin duygusal olarak başkalarına bağlanmakta zorlandığı bir durumu ifade eder. Bu sorun, genellikle geçmiş ilişki deneyimleri, güven kayıpları veya aile dinamikleri gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Bağlanma sorunu yaşayan bireyler, derin duygusal bağlantılar kurmaktan kaçınabilir ve ilişkilerde duygusal mesafe koruyabilirler.
Bağlanma sorunları, genellikle özgüven eksikliği, tatmin edici bir yaşam sürememe ve kendi yeterliliğini hissedememe gibi sorunları da beraberinde getirir. Bu tür problemler, özellikle ilişkisel travmalar yaşandığında daha belirgin hale gelir.
Bağlanma sorunları yaşayan bireylerde en belirgin sorun, diğer insanlarla kurulan ilişkilerde ortaya çıkar. Kişinin yaşamının başlangıcından itibaren kurduğu ilk bağlanmalar, hayatı boyunca kuracağı ilişkileri doğrudan etkiler. Bebekler, kendileriyle ilgilenen bakıcılarla sağlıklı bir bağ kuramazlarsa, gelecekteki romantik veya sosyal ilişkilerinde de sağlıklı bağlar kurmakta zorlanabilirler.
Evlilik Fobisi: "Ebedi Bağlanma" Korkusu
Evlilik fobisi (Gametofobi), bireylerin evliliğe karşı aşırı ve kontrol edilemeyen bir korku yaşamasını ifade eder. Bu korku, genellikle bağımsızlık kaygısı, geçmiş ilişki travmaları veya toplumsal beklentilere uyum sağlama endişelerinden kaynaklanabilir. Evlilik fobisi olan bireyler, evlilik düşüncesiyle beraber ortaya çıkan sorumluluklar ve bağlılık korkusuyla başa çıkma konusunda zorlanabilirler.
Aile yapılanması ve yeni nesil ilişkiler üzerine araştırma yürüten Brown Üniversitesi’nden Profesör Steven Sloman, “Evlilik korkusu özellikle 25 yaş ve üzerinde daha sıklıklıkta gözlemlenir. Bunun sebebi yaşın ilerlemesi ve daha çok yaşam tecrübesiyle birlikte insanın hayatı daha fazla sorgulaması sonucu arttığı gözlemlenebilir. Özellikle sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe gametofobiye daha çok rastlanmaktadır.”
Görünmeyen Engeller: Terapi ve Destekle Aşılabilir
Bağlanma sorunu ve evlilik fobisi, bireyin ilişkilerde daha sağlıklı bağlanma stillerini geliştirmesi ve evliliğe karşı sağlıklı bir bakış açısı kazanması için terapi ve destek alabileceği durumlar. Uzman yardımıyla, bireyler geçmişlerindeki olumsuz deneyimleri anlamlandırabilir ve bu deneyimlerden kaynaklanan korkularıyla yüzleşebilirler.
Toplumun Rolü: Beklentiler ve Stigma
Toplumun evlilik ve ilişkilerle ilgili belirli beklentilere sahip olması, bireylerin bu konudaki korkularını artırabilir. Medyanın ve toplumun idealize ettiği romantik ilişki modeli, bireyleri gerçek ilişkilerde karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma konusunda daha da baskı altına alabilir.
İnsanlara evlilik öncesi en çok korku salan şey, etrafındaki evli ve bekar insanların evlilik hakkındaki olumsuz yorumlarıdır. Mesela “Bak oğlum iyi düşündün mü?”, “Kızım daha erken değil mi?”, gibi yorumlar evlilik hakkında kötü yorum yapan kişilerin %85’inin evli insanlardan oluşuyor olması. Çevre eleştirileri takip eden ikili ise, Büyüme korkusu ve cinsel yaşantı hakkındaki endişeler. Profesör Steven Sloman, “Evlilik korkusu insanlarda, okulu bitirmek, işe başlamak, uzun olan saçlarını kestirmek, kravat takmak gibi eylemlerle aynı bölgeyi tetikler” diyor. “Buna Peter Pan kompleksi adı verilir. Küçük yaşta, ebeveyn ya da daha büyük yaştaki kişilerin gözlemlenmesi sonucu beyinde aynı eylemleri yapmak, büyümek duygusunu tetikler. Büyüdükçe hayatın sıkıcı olacağı inancını taşıyan bir birey ise iş, okul ya da evlilik gibi bir sürece girdiğinde fobi geliştirebilir.”
Sonuç: Sağlıklı İlişkiler İçin Bilinçli Adımlar
Bağlanma sorunu ve evlilik fobisi, bireylerin ilişkilerinde sağlıklı bir bağlanma kurmalarını engelleyen ancak üstesinden gelinemeyecek sorunlar değildir. Bilinçli adımlar ve destekle, bireyler bu engelleri aşabilir ve daha sağlıklı, tatmin edici ilişkilere yönelebilirler.
Bu bağlamda, bireylerin kendi duygusal ihtiyaçlarını ve endişelerini anlamaları, toplumun dayattığı beklentilere karşı daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmeleri önemlidir. Uzman yardımı, bireylere bu konuda rehberlik edebilir ve sağlıklı ilişkilerin temellerini atmalarına yardımcı olabilir.
Hülya Çolakoğlu
Psikolog
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.